GAZİANTEP KİLİMERİ
Günümüze bakıldığında ise teknolojik gelişmeler sonucu sanayiye dayalı üretimin artması, bu kısıtlı
miktarda geriye kalan kültürel değerlerin devamlılığın önüne geçmiş, üretimi için gerekli olan ilgi ve
desteğin azalmasına neden olmuştur. Bu denli önem teşkil eden el sanatlarının yarınlara kalmasını
sağlamak, gelecek nesiller için de devamlılığına teşvik oluşturmak, temel gereklilikler arasında
bulunmaktadır.
El sanatlarını içine alan her alanda kaynak sunmak, var olan desenleri, dokuma tekniklerini tanımlamak,
tanıtmak oldukça büyük bir önem taşımaktadır. İşte bu noktada, kilim üzerine yapılan bir araştırmada
Gaziantep gibi Anadolu’nun ilk yerleşim alanlarından birinin seçilmesi tesadüf değildir. Gaziantep, tarihi
süreci içinde çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaparak sahip olduğu zengin kültürel alt yapısıyla göz
kamaştırmaktadır. Coğrafi konumu sayesinde transit geçiş noktası görevi görmekte ve sayısız göç alarak
çok kültürlülüğü bir potada eritmektedir. Kültürel zenginliğinin simgesi olarak da, sadece kilim dokuma
alanında değil, bakırcılıktan sedef kakmaya kadar birçok el sanatına ev sahipliği yapmakta, günümüzde de
varlığını devam ettirmektedir.
Bu araştırmada, kilimlerimizin Gaziantep’in zengin kültürel alt yapısı ile ele alınması amaçlanmıştır.
Seçilen bölgenin coğrafi, tarihsel ve kültürel alt yapısına bakılmış, genel olarak kilimcilik hakkında bilgi
verilmiş ve son olarak Gaziantep kilimlerinin özellikleri incelenerek bu kültürel değerimizin devamlılığı
için tavsiyeler sunulmuştur.
Gaziantep İli ve Kilim Dokumacılığı
Gaziantep İli Hakkında Genel Bilgi
Gaziantep, iklim koşuları ve toprak yapısı bakımından genel olarak step özelliği göstermekte, yarı çöl niteliğinde ele alınmaktadır. Dağlık bir yapıya sahip olan Güneydoğu Anadolu bölgesi, kullanılmayan meraların değerlendirilmesi adına küçük baş hayvancılıkta ön plana çıkmakta, coğrafi konumu ve uygun bitki örtüsüyle özellikle koyun yetiştiriciliği yapan bölgelerin %20’den fazlasını içinde barındırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında hayvancılığın önemli bir konumda olması ele alınmalı, bu durum sayesinde de yün elde etmenin kolaylığı göz önünde bulundurulursa, dokumanın gelişimi oldukça olağan görülmelidir.
Dokumacılıkla
ilgili gelişim gösteren bir bölge için gerekli
alt yapıya sahip olduğu söylenebilmektedir.
Diğer yandan Gaziantep, Güneydoğu
Anadolu’nun en gelişmiş bölgesi, Türkiye’ninde 8. büyük kentidir. Bulunduğu konum
oldukça önemli bir yer teşkil etmekte, birçok
önemli yolun kavşağı konumunda
bulunmaktadır. Tarihi İpek Yolunun üzerinde
olması bunun temel göstergelerinden biridir.
Bu açıdan bakıldığında tarih boyunca
Gaziantep’in yerleşme alanı, ticaret merkezi
ve transit geçiş noktası olması, coğrafi konum
olarak da önemli bir kent olduğunu gösterir.
Tüm bunların doğrultusunda sanayi ve ticaret
alanında gelişim göstermiş bir bölge
karşımıza çıkmaktadır. Gaziantep; tekstil,
gıda ve plastik sanayisinde oldukça gelişmiş
bir alt yapıya sahip olmakta, kara ve demir
yolları sayesinde de Suriye veya Irak gibi
yabancı ülkelere ulaşım sağlayan bir ağın
üzerinde bulunmaktadır.
Böylece Gaziantep, oldukça etkin bir
konumda olan pazar merkezi haline gelmiştir.
Tüm bu genel bilgileri el dokumacılığı
üzerinden bir daha yorumlamak gerekirse,
Gaziantep’in tarih boyunca oldukça aktif bir
konumda olması hem oraya dokumacılığın
kolayca gelmesini sağlamış hem de ticaret
yolu üzerinde olmasında ötürü üretilip bir
zanaat olmasına olanak vermiştir. Göç
almasından ötürü de üretilen sanatların çok
kültürlü bir alt yapı sayesinde daha zengin
motiflere veya özelliklere sahip olması
kaçınılmazdır. Küçükbaş hayvancılığa olanak
sunan coğrafi konumunun da yün gibi belli
başlı ham maddelere kolay ulaşılmasına
neden olmuş ve Gaziantep kilim dokumacılığı
açısından gelişim göstermiştir.
Osmanlı döneminde çok sayıda han, hamam ve medrese gibi mimari yapı yapılmış, imalat, ticaret ve el sanatları yönünden büyük bir gelişim yaşanmıştır. Birçok yabancı eğitim kurumu açılmış, Amerikalıların kurduğu hastane tıp fakültesine dönüştürülerek tıp eğitimi veren kuruluş oluşturulmuştur. Tarihsel süreci boyunca Gaziantep’i ele almak gerekirse, her zaman sanayi ve ticaret için iyi bir konumda olduğu ve bu durumun için alt yapı konusunda gelişim gösterdiği rahatlıkla söylenebilmektedir. 1. Dünya Savaşı sonrasında da İngilizler ve ardından Fransızlar tarafından işgal edilen Antep, yaptığı savunma ile Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir başarı göstermiş adının başına Gazi unvanını alarak Gaziantep olmuştur. Tüm bu sürecin sonunda sınır bölgesi olmaktan ziyade bugünün ticaret kenti olmaya doğru giden dönüşüm süreci başlamıştır. Özellikle 1869 yılına kadar Avrupa ülkeleri ile yapılan ticarette, Anadolu’yu Bafra Körfezine bağlayan transit merkez konumunda olması, Gaziantep’in ticaret kenti haline gelmesinde büyük rol oynamıştır.
Tüm bunlara ek olarak, Tanzimat ilanından sonra azınlıkların yoğun olarak bulunduğu kent bu özelliği sayesinde Amerika ve Batılı ülkelerin dikkatini çekmiş, Gaziantep’i ilgi odağı haline getirmiştir. 19. yüzyıldan sonra Ortadoğu ülkelerinin jeopolitik öneminin artması, Gaziantep’in bir nokta da geçiş noktası olması, sosyal ve ekonomik olarak bölgeyi daha değerli kılmıştır. 1968 yılında kalkınma öncelikli iller kapsamına giren kent, Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi’nin (KÜSGEM) pilot proje olarak burada kurulmasına ev sahipliği yaparak ne kadar önemli bir konumda olduğunu bir kez daha göstermiştir. Gaziantep, Cumhuriyet dönemi boyunca Anadolu’daki sanayileşmenin öncü kentlerinden biridir. Tarihsel süreci içinde özellikle ticaret ve sanayi alanında gelişim gösteren Gaziantep, bugün az da olsa geleneksel el sanatlarını küçük atölyelerde devam ettirmekte ama sanayinin özellikle dokuma alanında daha hızlı bir şekilde üretim yapmasına direnmeye çalışmaktadır. Geleneksel el dokumalarının artık gençler tarafında ilgi görmemesi, şu an bu süreci devam ettirenlerin orta yaş üzeri olması, usta çırak ilişkisi ile öğrenilen bu sanatın geleceği hakkında düşündürmektedir. Mevcut üretim yapan insanların da el emeği olan bu ürünlerin hak ettikleri fiyatlardan daha ucuza satıldığını iletmesi, üretilen bu ürünlerin eskiye nazaran çok daha az ilgi gördüğünü söylemesi bu konu hakkında yeni çözümler bulunması gerektiğinin altını çizmektedir.
Kilim Dokumacılığının Tarihi Gelişimi
“Kilim: Motiflerin bulunduğu belirli
alanlarda, atkı ipliğinin çözgülerin bir
altından bir üstünden geçerek bir başka
motifin sınırına gitmesi ve buradan geri
dönmesi ile oluşturulan
yüzeydir.” (Akpınarlı, 2004, s.17)
Başka bir ifadeye göre yerde bağdaş
kurarak otururken, temizliği sağlamak ve
yerden gelen soğuktan korunmak için
halıdan daha ince, havsız bir yaygı olarak
tanımlanmaktadır. Kilim kelimesinin
kökeninin ise Türkçe olduğu aktarılmış,
Farsça ve Türkçe kaynaklarda yaygı
anlamında gelen “gelim-kelim” kelimeleri
kullanılmıştır. Düz dokumalar arasında
oldukça önemli bir yere sahip olan
kilimlerin eski örneklerine ulaşmak ve bu
örnekler doğrultusunda bugünkü kilim
sanatını aydınlatmak oldukça zordur.
Çünkü;
-
• Rutubete karşı oldukça dayanıksız olmalarından ötürü toprak altında ya da bir barınakta hızlıca çürümektedirler.
-
• Halı kadar dayanıklı bir yapıya sahip olmadıkları için çabucak ve kolayca yıpranmaktadırlar.
-
• Bu nedenlerden ötürü günümüze ulaşan kilim örnekleri veya parçaları oldukça azdır.
Türk Halı Sanatı hakkında en önemli
bulutu olan Pazırık halısının bulunduğu
Altay Dağları’nın eteğindeki Pazırık 5.
kurganında, keçe yaygılar ve düz dokuma
parçaları da bulunmuştur. Bu el
dokumalarının ilk olarak sadece kutsal
mekanların duvarlarını süslediği
sanılmaktadır ama yapılan kazılar
sonucunda, M.Ö. 6000’e ait yerleşim
alanlarında da dokumaların bulunması,
kilimlerin sivil hayatta da kullanılmaya
başladığını göstermektedir. Buna paralel
olarak Çatalhöyük’te 1962 yılında yapılan
kazılarda kömürleşmiş olarak bulunan
dokuma parçaları M.Ö. 6000’lere
tarihlenerek Dünya’nın bilinen en eski
dokumaları olarak ele alınmıştır.
Anadolu’ya bakıldığında en erken tarihli
düz dokuma yaygı örneği, M.Ö. 2300’lü
yıllara tarihlenen “Kraliçenin Örtüsü”
isimli kilim olarak bilinmektedir. Bu
köklü tarihe sahip olan kilim sanatını,
Asya’da oldukça geniş bir alana yayılmış
olan Türk boy, aşiret ve kavimlerinin
dokumacılığından ödün vermeden, 1071
tarihinde Malazgirt Savaşı sonrasında
kendileri ile birlikte Anadolu topraklarına
getirmişlerdir.
Asya’dan sonra Orta Asya’ya odaklı
olarak, yine Türklerin yoğun olduğu
bölgelerde ortaya çıkmış ve gelişmeye
başlamış düz dokuma yaygı ve halı
geleneği, Selçukluların Anadolu’ya gelişiyle birlikte yeniden Anadolu’da can
bulmuş ve gelişimini burada tamamlamaya
devam etmiştir.
Özellikle Selçuklular döneminde, Konya,
Kayseri, Sivas, Aksaray gibi bölgelerin
dokumacılık konusunda adını duyurmuş
ünlü merkezler olduğu bilinmektedir.
Osmanlı dönemine bakıldığında, Selçuklu
dönemindeki geleneğin sürdürüldüğü
görülür, motiflerin çoğunluğu Selçuklu ve
beylikler dönemi halılarında bulunan
motiflerle aynı karakteri taşımaktadır.
Buna ek olarak Orta Asya Türk
geleneklerinden gelen motifler etkisini
kaybetmemiş, Klasik Osmanlı dönemi
süslemeleri de kendisini bolca göstermiştir.
Osmanlı döneminde halının dokunduğu her
yerde kiliminde dokunuyor olması, düz
dokumanın gelişmesini ve bugüne
gelmesini sağlamış, halı ile ortak
motiflerin kullanılmasına neden olmuştur.
15. ve 16. yy. Erken Osmanlı döneminde,
halı zemininde kullanılan geometrik
motifler İç ve Batı Anadolu Bölgesi’ndeki
kilim, cicim, ve zili dokumalarında da
görülmektedir. Aynı şekilde halı
zeminlerinin karelere bölünüp içinin
sekizgenlerle doldurulduğu süslemeler
Bergama, Ayvacık-Ezine yöresindeki
kilimlerde çokça bulunmakta, bunun gibi
birçok motif ve bordürler ortak olarak
kullanılmaktadır.
Kısaca özetlemek gerekirse, Anadolu’da genellikle köy camilerinde Osmanlı dönemine ait olduğunu söylenen birçok kilim örneği bulunmaktadır. Bu kilimler çoğunlukla dokundukları yörenin özelliklerini, tekniklerini ve motiflerini taşırlar. Yani her kilimin aslında bir kimliği bulunmaktadır. Osmanlı dönemi içinde her merkezde dokunan kilimler, günümüzdeki Anadolu kilimlerinin, düz dokuma yaygılarının öncüsü olarak ele alınmaktadır. Kilimler sahip oldukları yörenin özelliklerini taşısa da desen yönünden çok değişime uğramamış,oldukça zengin bir dokuma koleksiyonu oluşturmuştur. Ancak yazının başında da belirtiğimiz gibi belli başlı durumlar yüzünden günümüze oldukça az sayıda örnek kalabilmiştir.
Kilim Dokumacılığı ile İlgili Terim ve Kavramlar
Çözgü: Tezgâha dikey olarak yan
yana dizilen, dokuma yapılırken
arasından atkı ipliklerinin geçirildiği,
dokumanın ana unsurlarından ilkidir.
Atkı: Çözgü ipliklerinin içine
yatay olarak bir sistem dahilinde
geçirilen, genellikle renkli olan ve
motiflerin oluşturulmasında
kullanılan, dokumanın ana
unsurlarından ikincisidir.
Istar: Diğer tezgahlara göre daha
ilkel olan ama kirkitli dokumalar için
oldukça uygun bir yapıya sahip olan
ahşap tezgâha Türkler tarafından
verilen addır. Ahşap dikmeler ile
kurulan, dikey doğrultuda dokumalar
için yapılan bir tezgahtır.
Kirman: Yünleri eğirmek ve iplik
haline getirmek için kullanılan, orta
eksen çubuğu ve buna geçirilen iki
tahta kanat parçasından oluşan el
aletidir.
Kirkit: Atkı iplerinin daha sıkı ve
düzgün bir şekilde çözgü ipine
oturması için kullanılan genellikle
ahşap veya ahşap saplı dişleri olan,
tarak gibi kullanılan bir araçtır. Diğer
bir değiş ile atkıların ve düğümlerin
sıkıştırılması için kullanılmaktadır.
Motif: Kilimler de Çözgü ve atkı
ipleri ile oluşturulan bir süsleme
unsurudur. Tüm deseni, modeli
meydana getiren unsurların birimidir.
Kilim Dokumacılığında Kullanılan Hammaddeler
Türk dokumacılığının genelinde olduğu gibi Gaziantep’te de en çok kullanılan hammadde yündür. İlk çağlardan beri kullanılan ve kolaylıkla elde edilen yün, hayvansal lifler içerisinde en çok tercih edilen lifler arasında bulunmaktadır.
Yünün uzunluk, kalınlık, parlaklık ve kıvrım gibi farklılık gösteren özellikleri vardır. Bu farklılıklar genellikle elde edildiği hayvanın türüne, yaşına, beslenmesine, ilkim koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Diğer yandan yün nem çekme özelliği yüzünden hızlıca hasar görüp çürüyebilmektedir. Bu nedenle yün dokumaların geçmişten günümüze çok az örneği bulunmaktadır.
Yünden sonra en çok kullanılan hammadde pamuk olarak karşımıza çıkmaktadır. Pamuk kullanımı 1844 yıllarından itibaren İngilizlerin Anadolu’da halı ve kilim dokutturmaya başladıkları zaman yaygınlaşmıştır. Ticarete odaklı yaptırılan bu üretimde pamuğun yünden daha ucuz olması bu duruma büyük bir etkendir. Sürtünmeye yün kadar dayanıklı olmayan pamuk, hem çözgü hem atkı ipi olarak kullanılmış ama sonradan atkı ipleri neredeyse tamamen yüne dönmüştür. Her şeye rağmen yün kullanımı ilk sırada kalmaya devam etmiştir. Pamuğun da ham hali ile rengi iklim koşullarına dayanarak bölgeden bölgeye değişmektedir.
İpek kullanımı, oldukça nadiren de olsa kullanılan ham maddeler arasında bulunmaktadır. Kayseri’nin ipek kilim dokuması yapıldığı tek bölge olduğu söylenmekte, Malatya kilimlerinde de ipek ve pamuk karıştırılmış ince yünün dokumada kullanıldığı iletilmektedir. Diğer yandan Osmanlı saray kilimlerinde de ipek kullanıldığı bilinmektedir.
Kilim Dokumacılığında Kullanılan Doğal Boyar Maddeler
Doğal boyamacılığın geçmişi,
dokumacılığın geçmişi kadar eskidir.
Dünya’nın en eski halısı olarak kabul
edilen Pazırık halısının bulunduğu
kurganda, kırmızı bir keçe üzerinde
yapılan analizler sonucunda doğal boyar
maddenin kök boya olduğu kanısına
varmıştır. Kırmızı rengin elde
edilmesinde kullanılan bu doğal boyar
madde bize bu işlemlerin ne kadar köklü
bir uygulama göstermektedir. Bu konu
başlığı altında özellikle Anadolu’da
kullanılan belli başlı doğal boyar
maddelerin isimleri ve özellikleri
açıklanmıştır.
Kök Boya: İlk çağlardan beri doğal
boyar madde olarak kullanılmaktadır.
Bitkinin kökleri ile sabitleştirici
kullanılarak kırmızı renk edilmektedir.
Yoğurt otu (Galium verum L.): Boyamada kökleri ve çiçekleri
kullanılmaktadır. Köklerinden kırmızı,
çiçek yaprakları ve saplarından da sarı
renk elde edilmektedir.
Ceviz (Juglans regia L.): Boyama
yapmak için meyvenin dış kabukları
kullanılmaktadır. Kahverengi ve
tonlarını elde etmek için kullanılmakta,
renk sabitleştiriciye ihtiyaç
duyulmamaktadır.
Adaçayı (Salvia sp.): Boyama yapmak
için bitkinin yaprakları kullanılmaktadır.
Renk sabitleştiricilerin türüne göre sarı
ve yeşil renklerin elde edilmesinde
kullanılmakta, kalıcılığı orta seviye
olmaktadır.
Defne (Daphne oleoides Schreber): Boyama yapmak için yaprakları
kullanılmaktadır. Farklı renk
sabitleştiricileri ile yeşil ve sarı tonları
elde edilmektedir.
Sığırkuyruğu (Verbascum sp.): Türkiye’de Yörükler, 1980’lerin sonuna
kadar sarı renk elde etmek için bu
bitkiden yararlanmıştır. Özellikle yün
boyamalarında kullanılmaktadır.
Papatya (Anthemis sp.): Temel olarak
sarı renk elde etmek için kullanılmakta,
dayanıklılığı yüksek olmaktadır. Bunun
yanı sıra diğer boyar maddeler ile
kullanılarak, turuncu yeşil gibi ara renklerin elde edilmesinde tercih edilen
bir bitkidir.
Muhabbet çiçeği (Reseda luteola L.): Tarih öncesi dönemlerde kullanılan bir
doğal boyar maddedir. Sarı rengin en
dayanıklı boyar maddesi olarak
bilinmektedir.
Cehri: (Gaziantep’te yetişen bir bitki
türüdür.) Mordanlı boyama yöntemi ile
sarı renk elde etmek için
kullanılmaktadır.
Kekik: (Gaziantep’te yetişen bir bitki
türüdür.) Çiçekleri ve yaprakları sarı
renk elde etmek için kullanılmaktadır.
Dayanıklılığı yüksektir.
Kilim Dokumacılığında Kullanılan Araçlar
Kirkit, kilim dokumalarında çözgülerin arasına geçirilen atkı
iplerinin döverek sıkıştırmak için kullanılan el aletine verilen
isimdir. Halk arasından yoğun olarak tarak da denmektedir.
Tarak denmesinin ardında, aletin ucunda tarak gibi dişlerinin
bulunması yatmaktadır. Kirkit sayesinde dokuma hem daha
düzgün hem de daha sıkı ve sağlam olmaktadır.
Tarak, Anadolu’da artık kalan ip parçalarının temizlemesinde
kullanılan, kemik saplı, demir dişli bir alettir.
İğ, iplik yapımında kullanılan bir alettir, boyu yaklaşık 30-35
cm olarak bilinmektedir. Mil denilen ahşap bir çubuğun alt
kısmında bulunan ağırşak adında bir ağırlık bulunmakta, bu
ağırlık milin kendi etrafında dönmesini sağlamaktadır.
Kirman/Kirmen, halk arasında eğirtmeç olarak bilinen, yünü/
ipi eğirmek için kullanılan bir el aletidir. Bir çubuğun ucunda,
kendi ekseni etrafında dönmesini sağlayan 4 kanat
bulunmaktadır. Bu özelliği sayesinde ipi büker ve bükülen ip
kirmenin kanatlarının üstüne sarılır.
Çıkrık, İp eğirmek için kullanılan bir alettir. Lifler büyük bir
çark tarafından mekanize edilerek belirli bir açıda tutulur ve
istenen büküm sağlanır. Bu sayede liflerden daha kolay bir
şekilde iplik elde edilir.
Kilim Dokumacılığının Teknik Özellikleri
Anadolu’ya bakıldığı zaman düz
dokuma yaygılarının dokumasında
kullanılan birçok farklı teknik ile
karşılaşılmaktadır. Motifler ne kadar
birbirlerine benzeseler de teknik
açısından yöreden yöreye çeşitlilik
göstermektedir. Bu farklılıklar
sonucunda gerek kilimin dokusu gerek
ham madde kullanım miktarı her yerde
aynı değildir. Her dokuma tekniğinin
kendine has bir getirisi vardır. Örnek
vermek gerekirse, Cicim veya Zili
dokumaları Anadolu’da bir statü
göstergesi olarak ele alınmaktadır. Aynı
motif İlikli Kilim tekniği ile de
yapılabilirken Cicim veya Zili tekniği ile
dokunduğunda daha fazla yün
harcanmakta ve bu teknik ile kilim daha
dokulu ve yapılı durmaktadır. Kısaca ele
alınan her teknik sadece motif
oluşturmak için kullanılan bir yöntem
olarak görülmemeli gerek sosyolojik
gerek kültürel olarak bir alt yapıya sahip
olarak günümüze geldiği bilinmelidir.
Bu başlık altında özellikle kilimde motif oluştururken kullanılan belli başlı teknikler üzerinde durulmuş ve bu teknikler sonucunda motifin nasıl oluştuğu, motifleri oluştururken atkı ipliklerinin nasıl konumlandığı ele alınmıştır. Cicim, Zili gibi doku oluşturmaya dayalı teknikler değil de motifler arasındaki bağlantı, Atkı iplerinin oluşturduğu sistem en temel şekilde anlatılmaya çalışılmıştır.
Kilim Dokumacılığında Kullanılan Kompozisyonlar ve Motifler
Düz dokumalarda genellikle simgesel anlatım dili
kendini göstermektedir. Bu simgesel anlatım her motifin
bir anlam içermesi ile ortaya çıkmakta, motiflerin
oluşturduğu düzenek ile de kompozisyonlar
belirlenmektedir. Her kompozisyon için bir birim olan
motifler, dokumanın verdiği imkanlar sonucunda temel
olarak geometrik forma sahiptirler. Yer yer yörelere göre
farklılıklar gösterse de temel olarak aynı anlam ve
şekillerle karşımıza çıkarlar. Geometrik, bitkisel, figürlü
ve nesneli/sembolik olmak üzere dört farklı grup içinde
incelenmektedirler.
Geometrik motifler; baklava, altıgen, dörtgen veya
yıldız biçimlerini içinde barındıran gruptur. Bazen,
kompozisyonlarda sonsuzluk etkisi yaratmak yani sonu
yokmuş gibi devamlılık gösteren bir düzen oluşturmak
için, bazen de altıgen motifi gibi göbek ve bordür
motiflerini sınırlandırmak için kullanılır.
Su yolu, belirli geometrik şekillerin belli bir düzen içinde
yan yana dizilmesi ile oluşmaktadır. Süreklilik, bereket
ve erdemlilik gibi anlamlar içermektedir. Genellikle
bordürde kullanılmaktadır.
Yıldız motifi, iç içe geçen üçgenlerden oluşmaktadır.
Yoğun olarak kullanılan motiflerden biridir. Özellikle
kilimlerin göbeğinde kullanılmak için tercih
edilmektedir.
Bitkisel Motifler; dokumalarda en çok kullanılan
motiflerdir. Temel olarak doğadan esinlenilerek stilize
edilmiş, üsluplaştırılmış, çiçek, ağaç veya yapraklardan
oluşmaktadırlar. Bunlardan biri andız alası motifidir.
Andız ağacına benzetilmekte ve kilimlerde çokça
kullanılmaktadır.
Başaklı motifi, adından da anlaşıldığı gibi başağı andıran bir motiftir.
İledin alası motifi genellikle bordürde kullanılmakta, iledin ağacına benzetilmektedir.
Pıtrak motifi, bir tür nazar boncuğudur, kem gözleri uzaklaştırmak amacıyla dokunmaktadır. Diğer yandan ağaçlardaki meyve bolluğunu ifade etmekte kullanıldığı için bir bereket simgesi görevi görmekte, bu yüzden un çuvalı gibi gıda ile ilişkili dokumalarda bolca görülmektedir.
Hayat ağacı motifi ise sonsuz yaşam ve cenneti
simgelemektedir. Sadece doğadan esinlenilerek
oluşturulmuş bir motif değildir, birçok inanış ve efsanede
de önemli bir simge olarak tasviri bulunmaktadır
Figürlü motifler; insan ve hayvan figürlerinden yola
çıkılarak oluşturulan motiflerdir. İslamiyetin kabulü ile
kullanımı azalsa da belli başlı örnekleri kullanılmış ve
günümüze kadar gelmiştir. Akrep motifi de bu
motiflerden biridir. Korunma amacıyla kullanılmaktadır.
Deve boynu motifi, ince su şeklinde yani ince bordür şeklinde uygulanan motiflerden biridir.
El - parmak motifi, dokuma kenarları ve bordür kenarlarını için yoğun olarak kullanılan bir motiftir.
Elibelinde motifi, dişiliğin simgesi olarak bereketi, kısmeti, mutluluğu sembolize etmekte, sadece kilimde değil halıda da en çok kullanılan figürlü motifler arasında bulunmaktadır.
Göz motifi, çuvallarda, kilimlerde ve yolluklarda sıkça rastlanan motiflerden biridir. Nazar boncuğu gibi nazardan korunmak için kullanılmaktadır.
Kedi tırnağı motifi, yan olarak konumlanmış “V” şeklinin tekrarları sonucunda oluşturulmakta, yoğun olarak bordür veya şeritlerde kullanılmaktadır.
Koç boynuzu motifi, erkeklik sembolü olarak, güç, bereket ve kahramanlığı temsil etmektedir. Bu motifin dokuma sanatının başlangıcından itibaren kullanıldığı düşünülmektedir.
Kurt izi motifi; göçebe hayatı benimsemiş bir toplum için oldukça önemli bir yere sahip olan kurtların koruyuculuğunu, gücünü ve kutsallığını temsil etmektedir. Bu nedenle de korucu bir imge olarak dokumada kullanılmaktadır.
Kuş motifi, en çok Hitit ve Anadolu Selçuklularında kullanılmıştır. Mutluluk, sevinç ve sevgiyi simgelemektedir.
Nesneli/Sembolik motifler; Anadolu kadının kullandığı küpe, saç bandı, sandık gibi nesnelere anlamlar yüklemesi ve onların stilize edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu sadece Anadolu kadının kullandığı eşyalarla ile de sınırlı kalmamış muska, bukağı gibi nesneleri de içine almıştır. Bukağı; atların ön iki ayağına takılan ve arasında zincir bulunan bir araçtır. Bukağı motifi de itaat ve bağlılık simgesi olarak sıklıkla bordürlerde karşımıza çıkmaktadır.
Çengel motifi, birçok motif gibi nazardan korunmak için kullanılan simgelerden biridir. Bordürlerde ve motiflerin sınırlandırılmasında sıkça kullanılmaktadır.
Muska motifi, temel olarak kötülüklerden, kötü gözlerden korunmak amacıyla dokunmaktadır.
Nacak ağzı motifi, bordür ve göbek kenarlarını sınırlandırmak için kullanılmakta, yörede odun parçalamak için kullanılan alete benzetilmektedir.
Saç bağı motifi, genç kızların evlenmek istediklerini
temsil etmekte, yöreden yöreye saçlara takılan bağların
çeşitliliğine göre farklılıklar göstermektedir.
Sandıklı motifi, temel olarak çeyiz sandığını sembolize etmektedir. Bu nedenle evlilik isteği, çocuk sahibi olma arzusunu temsil eder.
Tahta motifi, çıbık motifinin daha kalın olarak uygulanmış halidir.
Tarak motifi, el motifine benzerlik göstermekte, sıklıkla bordür ve dokumayı bölümlere ayırmakta kullanılmaktadır.
Kilim dokumalarında kompozisyon şekilleri tüm bu ele aldığımız motiflerin dizilişi ile ortaya çıkmaktadır. Kilim zeminindeki motiflerin dizilişine göre toplam dört tane ana başlık karşımıza çıkar:
-
Kompozisyonu yatay eksende gelişen kilimler
-
Kompozisyonu dikey eksende gelişen kilimler
-
Kompozisyonu tek mihraplı – çift mihraplı olmak üzere mihraplı kilimler
Kompozisyonu merkezi olarak gelişen (göbekli) kilimler
Kilim dokumaları tarihi süreç içerisinde
birçok alanda kullanılmış, üzerine
işlenen sembollerle birçok mesaj
vermiştir. Hem görsel hem de kültürel
bir miras oluşturmuştur. Genel olarak
kullanım alanlarını sıralamak gerekirse:
Çuval: Buğday, un gibi gıdaların
saklanması ve taşınması için yapılan
dokumalardır.
Heybe: Bir nevi el dokuması valiz
görevi görmektedir. İnsanlar
boyunlarında veya büyükbaş
hayvanların üstüne atarak eşyalarını
taşımak için kullanırlar.
Arkalaç: Sırtta daha rahat testi taşıma
amacıyla yapılan dokumalardır.
Savan: Kışlık yiyecekleri kuruturken
onları koruma amacıyla kullanılan
dokumalardır.
İteği: Ekmek yaparken hamurun üzerine
kapatmak ve hamurun suyunu almak
için yapılan pamuk dokumalardır.
Mafraş: kıyafet kılıfı olarak kullanılan, içerisinde
giyeceklerin saklandığı dokumalardır.
Yastık: günlük hayatta birçok alanda
kullandığımız yastıkların kılıfı olarak
yapılan dokumalardır.
Divan Örtüsü: Sedir veya divanların
üstünü örtmek için yapılan
dokumalardır.
Duvar Kilimi: Evdeki nemi
dengelemek, duvardan gelen soğuğu
engellemek ve dekoratif amaçlı süsleme
olması için duvara asılan dokumalardır.
Yer sergisi: Bugünkü kullanımına en
yakın olan kullanım alanıdır. Çadır veya
yaşam alanın içine sermek için yapılan
dokumalardır.
Namazlık: Üzerinde namaz kılmak için
yapılan dokumalardır.
Yüklük Kilimi: Eskiden düzenli şekilde
yere serilerek açılan ve sabah olunca
toplanan yatak ve yorganların üstünü
kapatmak için yapılan dokumalardır.
Gaziantep Kilimlerinde Malzeme ve Özellikler
İlikli kilim ve desen sınırları eğik kilim
teknikleri temel olarak kullanılan
dokuma tekniklerdir. Her iki dokuma
tekniğinin kullanıldığı kilimler de
mevcuttur. Veriler doğrultusunda en çok
kullanılan tekniğin ilikli kilim olduğu
söylenebilir. Diğer yandan yapılan bir
araştırma sonucunda atkı yüzlü ve cicim
tekniğinde dokunmuş kilimlerle de
karşılaşılmıştır.
Motiflerin kullanımında en çok
geometrik ve sembolik motifler ön plana
çıkmaktadır. Hemen ardından da nesneli
motifler gelmektedir. Farklı oranlara
sahip olsalar da her motif türünden
kullanıldığını söylemek mümkündür.
Gaziantep Kilimlerinde Kullanılan Motifler
Her yörede olduğu gibi Gaziantep’te de dokumalarda renkler, motifler, kullanılan teknikler aşiretlere ve bölgelere göre farklılık göstermektedir. Genele bakıldığı zaman Antep kilimlerinde, çizgi, nokta ve daireden ibaret olan geometrik motiflerle birlikte sembolik ve bitki motifleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Gaziantep’te en çok bilinen kilim çeşitleri; baklava dilimi, habbap ayağı, kuş kanadı, zincir göbek, pençe göbek, dirsek göbek, çarkı felek, parmak göbek ve atom göbek olarak görülmektedir.
Habbap (Nalın) Ayağı Motifi
Basamaklı üçgenlerin tersli yüzlü bir şekilde iç içe geçmiş kompozisyonu ile meydana gelen, 1⁄4 simetriği alınarak oluşturulan, baklava biçimini andıran madalyondur.
Zincir Göbek Motifi
İç içe geçmiş düz merdiven basamaklardan oluşup, merkezden dışarıya doğru bir, üç, yedi, dokuz, on bir basamak şeklinde, 1⁄4 simetriği ile eşkenar dörtgen biçimli bir madalyondur.
Dirsek Göbek Motifi
Paralel kenar biçimli birimin basamaklı şekilde kaydırılması ile merkezden dışa doğru bir, üç, beş, yedi veya iki, dört, altı ve sekiz basamaklı sıraların birbiri üstüne binişik ve iç içe geçerek meydana getirdiği 1⁄4 simetriği alınan eşkenar baklava biçimli madalyondur.
Kuş Kanadı Motifi
Paralel kenar (baklava dilimi) biçimindeki şekillerin orta eksene simetrik bir şekilde, üst üste ve yan yana dirsek göbekteki gibi birleşiminden meydana gelmiştir.
Pençe Göbek Motifi
Pençe göbekte üçgenlerin basamakları 45 derece eğimli kol dirseğinin kıvrımı şeklindedir. 1⁄4 simetriği alınmış eşkenar baklava biçimli bir madalyondur. Kilimin hem orta hem de kenar madalyonlarında yer almaktadır. Eski Antep kilimlerinde en çok sevilen ve uygulanan desenlerden biridir. Pençe ismi burada kartal gibi güçlü kuşların avını kavramada kullandığı perdeli ayaklarını ifade etmektedir.
Parmak Göbek Motifi
İki dikdörtgenin bir basamaklı şekilde birleşik biçimidir. Bu birimin farklı renk sınırları ile yan yana ve üst üste yerleşiminden motif meydana gelmektedir. 1⁄4 simetriği alınarak eşkenar baklava biçimli bir madalyon olarak veya iki sıra halinde ince bordür olarak uygulanmaktadır.
Atom Göbek Motifi
II. Dünya savaşında Japonya’ya atılan atom bombasından esinlenerek dokunduğu söylenmektedir. Çekirdeğe benzer oval biçimli bir merkez çevresinde iki yana doğru yaygınlaşan paralelkenar biçimlerinden meydana gelmektedir. Yörede dirsek atom ve parmak atom gibi isimlerle de tanımlanmaktadır. 1/4 simetriği alınarak oluşturulan eşkenar baklava biçimli bir madalyondur.
KAYNAKLAR
Akpınarlı, F. (2004). Kırım El Sanatlarının Dünü ve Bugünü. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.
Alkin, E., Dündar, D., Alpay, Y., & Ezgin, G., (2007). Dünden Bugüne Gaziantep Raporu. İstanbul: Türkiye İhracatçılar Meclisi.
Arabacı, H. (2004). Elyaf ve İplikçilik Bilgisi (tekstil). İstanbul: Devlet Kitapları Müdürlüğü.
Aytaç, Ç. (1989). El dokumacılığı. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı.
Barışta, H. Ö. (1998). Türk el sanatları. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı
Çiçek, S. (2010). Çanakkale İli Ayvacık Yöresi Halı ve Kilimleri. Edirne: Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Yüksel Lisans Tezi
Deniz, B. (2000). Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Yaygılar. İzmir: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı.
Deniz, B. (1991). Ayvacık (Çanakkale) Yöresi Düz Dokuma Yaygılar (kilim-cicim-zili). İzmir: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı.
Erbek, G. (1986). Hayat Ağacı Motifi, Antika Dergisi, 36.
49
Erbek, M. (2002). Çatal Höyükten Günümüze Anadolu Motifleri, Ankara: Kültür Bakanlığı.
Eroğlu, N. (2006). Kırşehir kilimleri. Yüksek Lisans Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van.
Eşberk, T. (1939). Türkiye’de Köylü El Sanatlarının Mahiyeti ve Ehemmiyeti. Ankara
Etikan, S., Ölmez, F., N., Kılıçarslan, H. ve Şahin, C. (2019). Kırşehir Halk Kültüründe Yüklük Örtüsü, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:12, Sayı: 66
Genç, M. (2017). Sakarya Çevresi Doğal Boyarmadde Kaynakları ve Boyahaneler, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 26, s. 100-119
GSO, (2006). Gaziantep’te İmalat Sanayinin Tarihsel Gelişimi. Gaziantep: Gaziantep Sanayi Odası.
GTO, (2007). Rakamlarla Gaziantep. Gaziantep: Gaziantep Ticaret Odası
Göksü G. ve Atlıhan Ş. (2018). Osmanlı Saray Kilimlerinin Desen Yapısı. İdil Dergisi, Sayı: 7, s. 619-623
Göyünç, N. (1999). Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılında Gaziantep. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi Vakfı.
Gül, S., Örnek, H. (2018) Gaziantep İlinde Hayvan Yetiştiriciliğinin Yapısal Özellikleri. Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi.
Gül, G. F. (2015) Gaziantep İli Kilim Dokumalarının Özellikleri. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
Onuk, T., & Akpınarlı, H, F. (2003). Şanlıurfa karakeçili kilimleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.
Ölçer, N. (1988). Türk ve İslam Eserleri Müzesi Kilimleri, İstanbul: Eren.
Karadağ, R. (2007). Doğal Boyamacılık, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı: Ankara
Karahan, R. (1997). Kırşehir Kilimlerinin Dünü Bugünü, Türkiye’de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumunda sunulmuş bildiri, Ankara
Kentbank. (1999). Dünya Kültür Mirasında Gaziantep. Gaziantep: Arkeoloji ve Sanat.
MEGEP. (2012). Geleneksel Türk Dokuma Sanatları. Ankara: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
Sarıhan, S. Z., (2018) T. C. Vakıflar Genel Müdürlüğünün
(İstanbul) Halı Müzesindeki Restorasyon
Gerektiren Kirkitli Dokumaların Motif ve Tasarım
Bakımından İncelenmesi, T. C. Fatih Sultan Mehmet
Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk Sanatları Anasanat Dalı, Yüksek Lisans Tezi
Soysaldı, A. (2006). Antep Kilimleri. VII. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresinde Sunulmuş Bildiri, Ankara.
Soysaldı, A. (1998). Tarsus Çevre Köy ve Yaylalarından Kilim ve Çuval Örnekleri. Dünden Bugüne 1. Tarsus Sempozyumunda sunulmuş bildiri, Mersin
Sönmez, D.T. (1995). El Dokumacılığı ve Çarpana Dokuma. Ankara: Türk Hava Kurumu.
Taşkaynatan, H. (2011). Sarıkamış ve Çevresi Düz Dokumaları. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
Tezcan, H. (2011). Osmanlı Sarayı İçin Dokunmuş Yer
Yaygıları, Arış Dergisi, Sayı: 5, s. 120-127
Yalman, A. R. (1977). Cenupta Türkmen Oymakları. Ankara: Kültür Bakanlığı
Yetkin, Ş. (1991). Türk Halı Sanatı, İstanbul: İş Bankası Yılmaz, M. (1973). Nizip Tarihi. Gaziantep: Mazlum.
Hiç yorum yok:
Fikrinizi almak isteriz.